Savaşmayın Sevişin: Moriori'nin Sonu

  Savaşlar, işgaller, kıyımlar insanlık tarihinin her sahnesinde karşımıza çıkıyor. Savaşsız, barış içerisinde yaşayacağımız bir toplum toz pembe bir hayalden öteye gitmedi hiçbir zaman. Yakın bir gelecekte de böyle bir dünya beklemek, savaş tehlikesini görmezden gelmek boş bir ümit hatta yıkıcı sonuçları olabilecek bir beklenti haline gelebilir.
Elbetteki atanın sözüyle  ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir ; ancak toplumun haklarını gerektiğinde koruyabilmek ve barışı teminat altına almak için  caydırıcılığa sahip olmak muhim bir unsurdur.

  Bir gün haklarını, egemenliğini, topraklarını, değerlerini ve kültürünü kullanmak için 'güç' kullanmak zorunda kalabileceğini görmezden gelmek bir ülkeyi 'Moriori' halkıyla ortak kadere görürebilir. Kimdir bu Morioriler , akıbetleri ne oldu, neyi yanlış yaptılar? Bu sorulara cevap verelim.

  Moriori halkı Yeni Zellandanın doğusunda Chatham Adasında bir zamanlar varlıklarını sürdüren yerli halk aslında. Yaklaşık 1500 lü yıllarda adaya geldikleri tahmin ediliyor. Kopup geldikleri toplumda aslında katilleri olacak Maori halkı. İsimler çok benzer olduğundan karıştırmamaya dikkat edin. Bu iki toplum aslında kardeş toplum. Dilleri %70 oranında ve genetik olarak birbirlerine benziyorlar. Tabi iki toplum birbirinden ayrı şekilde geliştiğinden farklılıklar olması normal. Öncelikle Moriorilerin ataları ve katilleri olan Maori halkına bakalım.

  Maori halkı  1300 lü yıllarda Yeni Zellanda'ya yerleşen çiftçi Polinezya'lılardan oluşuyor. 200-300 sene sonra 1500 kişilik bir grup Chatham Adasına yerleşip Moriori halkını meydana getiriyor.

  Maori halkı atalarının çiftçilik mesleklerini devam ettirdiler. Elverişli iklim ve yetiştirilebilir bitki faunası buna olanak kıldı. Geniş ailelerden oluşan köy yapılanmaları oluşturdular. Tarımın sonucu olarak gıda fazlalığı yoğun bir nüfus yapısına ve zanaatkar, yarı-asker, bürokrat tiplerinin gelişmesine olanak yarattı.  Klanlar arasında gıda üretimi, kaynak toplama, aileleri yetiştirme ve savunma konularında yaptıkları işbirlikleri örgütlü bir yapı oluşmasına sebep oldu. Bazen klanlar arasında yaşanan gerginlikler ve sıcak çatışmaya dönüşen savaşlar Maorileri savaşçı-yamyam toplum haline getirdi. Tarım ve savaş araç-gereçleri yapma ihtiyacı teknik açıdan gelişmeleri sağladı.






  Maori halkı 17. yüzyıldan itibaren Avrupalılarla tanıştı. İlk başlarda gerginlikler yaşansa ve bunlar ara ara ortaya çıkmaya devam etse de 1840'da İngiltere ile Waitangi anlaşması bile imzalayabildiler. Bu sayade teknik açıdan bir üst seviyeye çıkabildiler, tüfekle tanıştılar.






  Moriori halkı ise yerleştikleri adanın tarıma elverişsiz olması sebebiyle tarımı terk ettiler. Bunun yerine fok balığı, kabuklu deniz ürünleri, yuva yapan deniz kuşları avlamaya başladılar. Bu hayvanları avlamak için çok ilkel taş sopa gibi aletler yeterli olmasından  dolayı teknik açıdan gelişme gösteremediler. Adanın doyurabileceği popülasyon kısıtlı olduğu için 1500 kişi gelmelerine rağmen 1800 lü yıllarda nüfusları 2000 kişiydi. Nüfusu kontrol altında tutmak için erkek çocuklarını kısırlaştırma yöntemini uyguladılar.

  Örgütlenme gerektiren işler yapmadıklarından zayıf bir teşkilatlanmaya sahiptiler. Nüfus az ve yalıtılmış haldeydiler. Savaş kültüründen tamamen kopmuşlardı. Bunda bir dönem önderleri olan Nunuku-whenua'nın etkisi büyüktür. Nunuku'nun nutku Moriori halkına savaşmayı ve yamyamlığı yasaklıyordu. Nunuku'dan sonraki dönemlerde bu nutuk şi'ar edinildi ve pasifize bir toplum haline geldiler.



  1835 yılının 19 kasımında 500 Maori savaş kanolarıyla Chatham Adasına geldi. İlk yaptıkları şey, sahil kenarında buldukları 12 yaşında  kızı parçalayıp etlerini direklere asmak oldu. Savaş başlamıştı artık.  Tarafların durumu şu şekildeydi: Bir tarafta teknik açıdan üstün, savaşçı ve iyi örgütlü ama asker sayısı şimdilik az Maoriler diğer tarafta teknik açıdan geride, savaş nedir bilmeyen ama ev sahibi olmanın getirdiği avantajla Morioriler.

  Morioriler gelen istilacılar karşısında ne yapılacağını tartışmak için meclisi topladılar. Özellikle yaşı genç olanlar bir şekilde güç kullanılarak karşılık vermeyi savunsa da çoğunluğun kararı Nunuku'nun felsefesini devam ettirmek oldu. Alınan karar dostça yaklaşmak, gerekirse adayı ortaklaşa kullanıp kaynakları paylaşmaktı. Moiroriler henüz bu teklifi karşı tarafa iletemeden 400 kişilik bir takviye kuvvet daha getiren Maoriler acımasız bir kıyıma giriştiler.

  Pekçok Morioriliyi öldürüp yediler, köle ettiler ya da sahile sürüp orada açlık ve susuzluktan ölmelerini sağladılar. Kurtulan bir moriorili yıllar sonra şöyle söylüyordu: "Bizi koyun gibi boğazlamaya başladılar, çok korkmuştuk çalılıkların arasına kaçtık oyuklara girdik, yararı yoktu bizi bulup öldürüyorlardı."

  Adada mutlak zafer Maori lilerindi. Asimile politikaları yürüttüler. Adada Moriori'lilerin dillerini yasakladılar, kutsal yerlerini tuvalete çevirdiler. Evlenme ve çocuk yapmalarını yasakladılar. Öyleki 1862 de Moriori nüfusu sadece 100 kişi kalmıştı.

  Sonuç olarak Moriori halkı belki gelişmiş teknolojiye sahip değildi ama sayıları işgalcilerin sayısının iki katından fazlaydı. Karşı koyup, işgalcileri püskürtmeleri olasıydı. Buna rağmen egemenliklerine sahip çıkmamayı ve atalarının yıllar öncesinden kalmış köhne felsefesini sürdürmeyi seçtiler. Tabi bunun bir sonucu olacaktı. Tarih sahnesinden silinmek ve dilini, kültürünü, tarihini kaybetmek...

Savaşmayın Sevişin: Moriori'nin Sonu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evrimsel Biyoloji Öğrenmek Bize Ne Kazandırır?

Covid-19 Kapitalizmin Sonunu Getirecek Mi?

SOSYOLOJİ NEDİR

Eşcinsellik Üzerine

İnsanların Evrim ile İmtihanı