Yolsuzluk ve Yandaşların Beslenmesi
Sizinle beraber biraz hayal kurmak istiyorum. Dünya dışı
herhangi bir gezegende bulunan bir ülke düşünün. Bu gezegende aynı bizim gibi
canlılık ve insanlık mevcut. Bahsettiğimiz ülkede yine dünyadaki ülkelerde
olduğu gibi bir yargılama sistemi var ve demokratik seçim yapan bu ülkenin
başında halkın getirdiği bir başkan var. Bu başkan halkı kontrol edebilmek
için, önce kendisinden evvel başta olan başkanları suçluyor ve halkın gözünde o
eski başkanları itibarsızlaştırıyor. Mevcut başkandan evvel başkan olan
şahıslara sempati duyan insanlar, mevcut başkana karşı çıkıyor ve mevcut başkan
bu insanları halka hedef gösterip kendilerini “vatana, millete ihanet” ile
suçluyor.
Halkın büyük bir kısmı, başkanın bu hedef göstermesine karşılık
azınlıkta olan ve “yanlış bir şeylerin olduğunu” dile getiren insanları linç
edip karalamaya başlıyorlar. Linç edilen insanların amacı ne ülkesine ihanet
etmek ne de insanları ayrıştırmak. Lakin mevcut başkan, kendisinden olmayanları
yok etmek gibi bir yol izlediği için, tabiri caiz ise “koyun insanlar” bu
başkanın söylediklerini düşünüp yorumlamadan, tartışmadan kabul ediyorlar ve
başkanın tarafında yerlerini alıyorlar. Taraflarını belli ettikten sonra, artık
başkan ne kadar yanlış yaparsa yapsın, karşı çıkamıyorlar. Bunun sebebi
başkanın onlara sağladığı ayrıcalık ve kayırma. Eğer karşı çıkar ve seslerini
çıkartırlarsa biliyorlar ki, başkan onları da halka hedef gösterecek ve halk
tarafından linç edilecekler. Bunun yanında kendilerine verilen ayrıcalıklar (mal,
mülk, servet, itibar) ellerinden alınacağı için, yanlışa yanlış diyebilme
cesaretini ve onurunu göstermek yerine, yanlışı savunup tabiri caiz ise mevcut
başkanı (yalama) yolunda büyük adımlar atacaklar. Halkın suratlarına
tükürmesine rağmen, sırf itibar kaygı yaşayacakları için bu korku kendilerine
yetecek ve gerçeği saklamaya devam edecekler.
Ayrıca bahsettiğimiz, dünya dışındaki gezegende bulunan
ülkede, mevcut başkan kendi kasasını ve akrabalarının cebini düşündüğü için,
bütün ülkede üniversiteler açacak ve buralara yığınla öğrenci dolduracak. İş
alanını daraltacak, mezun sayısını arttıracak ve iş bulma imkanını
kısıtlayacak. Kendi geleceğini inşa etme hayalleriyle öğrenciler bu okullara
gidecek ve yıllar içerisinde mezun sayısı artacağı için, işverenler
kriterlerini absürt bir şekilde yukarıya çekecek. “Gözünün üstünde kaşı
olmasın, en az 7 dil bilsin ama 3 ü ölü dil olsun, mevcut başkanı yalasın” gibi
kriterleri, mezun öğrencilerin önüne sunacaklar ve bu durum karşısında çaresiz
kalan öğrencilere bir de “iş beğenmiyorlar!” diye damga vuracaklar.
Dünya dışında bulunan ülkenin başkanı, mevcut ülkenin bütün
askeri, siyasi ve ekonomik alanlarına elini atacak, oralara kendi istediği
adamları dolduracak ve ülkeyi gayri resmi olarak kendi banka hesabına aktarma
yoluna girecek. Bunu gören yandaş yalama halk ise “olsun, ülkeyi gayri resmi
olarak kendi hesabına aktarsa da, uzay araçlarımızın rahatlıkla geçebileceği
sanayi sistemleri kurdu, bundan 20 sene önce biz havyar ve lahana kuyruğuna
giriyorduk, unuttunuz mu?” diye söylemlerde bulunacak. Başkan, bundan 20 sene
önce ülkemizde icedolabı yoktu diyecek, halbuki ülkesinin ilk yerli icedolabı
yaklaşık 20. Yüzyılın ortalarında yapılmış olacak. Bunu duyan halk ise, gerçeği
araştırmadan soruşturmadan, şakşakçılık yapmaya devam edecek ve bu ülkenin
halkı, bilimden, fenden ve akılcılıktan gün geçtikçe uzaklaşacak. “Koyun” halk,
kendisine “koyun” diyenlere, tavır alacak ve “kim koyun görüyoruz” diyerek
karşı saldırı yapmaktan başka hiçbir şey yapamayacak. Kendilerine koyun
diyenleri haksız çıkartmak için ellerinden hiçbir şey gelmeyen bu insanların
yapabildiği tek şey, başkanlarını taklit etmek ve başkanlarının izinden gitmek
olacak. Başkanlarının da yaptığı gibi halkta kendilerinden olmayanları
aşağılayacak, linç edecek ve hakaret edecek. Tıpkı “imam osurursa cemaat sıçar”
mantığıyla hareket edecek olan halk, kendilerini uyarmaya çalışan insanları
“dağdan inme” gibi terimlerle ezmeye ve yermeye çalışacak.
Günler geçecek ve halkın yavaş yavaş canının yanması sonucunda,
insanlar uyanmaya başlayacak. İnsanların yaşadığı kulübelerin aydınlatma bedeli
fazla geldiği için, hayatta kalmalarını sağlayacak gümüş madeni taşlar, devlet
tarafından çok az belirlendiği için yaşamakta zorlanacak ve intihar edenler
bile olacak. Bunu gören halkın yavaş yavaş sesi çıkmaya başlayacak ve insanlar
ciddi anlamda bir ayrışmaya şahit olacak. Halkı halka kırdıran bu mevcut
ülkenin başkanı, kendisine rant kasarken ve ceplerini doldururken, akıllara
kendisinin yıllar önceki şu sözü gelecek: Elimdeki tek mal varlığım bu
takkedir, eğer bu takkeden daha fazla mal varlığım olmuş ise, bilin ki ben
ülkeyi gayri resmi yollarla kendi banka hesabıma aktarmaya başlamışımdır. Bunu
düşünen halkın büyük bir kesiminin sesi çıkmaya başlayacak ve dünya dışında
bulunan bu ülkenin mevcut başkanı ne yapacağını bilemeyecektir. Halkın büyük
bir kısmı kendisine gard alacakken, kendisine hala yalakalık yapan sürünün de
sayısı bir hayli azalmaya başlayacaktır. Başkanın etrafında bulunan ve
kendilerinden fikir aldığı adamlardan da bir cacık olmayacağı için, mevcut ülke
başkanı köşeye sıkışmaya ve etrafa saldırmaya başlayacak. Ülkeyi yokuş aşağı
süren bu başkan, ülkede doğmuş ve doğacak 4 5 neslin hayallerine kelepçe vurmuş
olacak. Birkaç jenerasyon bu sisteme ayak uyduramayacağını anlayacağı için bir
kısmı başka bir ülkeye yerleşecek. Ülkenin bu perişan halini gören genç
jenerasyon ise, gelecek hayallerinin yıkılmasının sonucu olarak bir dal sigara
yakacak ve “her şey düzelecek” diye umut etmeye devam edecek. Ve inandıkları
gibi de olacak, kimsenin ahı kimsede kalmayacak ve genç jenerasyonun bu inancı
meyvelerini verecek, sorumlular tek tek hesap verecek…
Yorumlar
Yorum Gönder
Kıymetli yorumlarınız bizim için önemlidir. Bize ulaştırdığınız her öneri ve görüşü, eleştiriyi dikkate alıyor ve değerlendiriyoruz.