Dini Kesim Evrimi Neden Kabul Edemiyor?
Yazımıza, size bir soru sorarak başlamak istiyorum. Evrimi, “bilimsel
bir gerçek olmadığı” kılıfıyla reddeden onlarca kişiyle karşılaşmışsınızdır. Hiç
düşündünüz mü, evrimi gerçekten de “bilimsel olmadığı” için mi reddediyorlar? Yada
bir başka soru sorayım. Hiç ateist olan yada herhangi bir dine bağlı olmayan
birinin, evrimi reddettiğine şahit oldunuz mu? Bu konular hakkında düşünmenizi
istiyorum.
Evolutions Of Religions |
Bazı insanlar, küçük yaşta anlatılan yaratılış hikayelerine
kendilerini öyle kaptırıyorlar ki, aksi bir iddiayı duydukları zaman, “dur,
neymiş şu, bir dinleyeyim!” demek yerine, “o ne saçma şeymiş öyle, yok ortak
ataymış da, yok insanlar maymundan gelmişte!” gibi önyargılarıyla hareket ediyor, bu da yetmezmiş gibi alternatif sunmadan, doğrudan doğruya sadece inkar ediyorlar. Biz de onları, bu dar ve kalıp düşüncelerden/bakış açılarından, farkındalık kazandırarak çekip almayı hedefliyoruz. Tabii bunu her insan üzerinde başaramayacağımızı biliyoruz lakin; birçok insanın da düşüncelerine dokunabileceğimiz inancındayız.
İnsanlar, tarafsız bakabilmeyi öğrendikleri zaman, hayatlarında, yaşama bakışlarında ne tür değişiklikler olabileceğini tahayyül bile edemiyorlar. Bu tip insanlar zaten değişikliklere ve yeniliklere kendilerini kapatmış oluyorlar. Bu, her konuda böyle oluyor maalesef. Örneğin politik konularda da aynısı geçerlidir. Ailesinden gördüğü X görüşüne, araştırıp okumadan, bilmeden sımsıkı sarılan yığınla birey var bu dünyada.
İnsanlar, tarafsız bakabilmeyi öğrendikleri zaman, hayatlarında, yaşama bakışlarında ne tür değişiklikler olabileceğini tahayyül bile edemiyorlar. Bu tip insanlar zaten değişikliklere ve yeniliklere kendilerini kapatmış oluyorlar. Bu, her konuda böyle oluyor maalesef. Örneğin politik konularda da aynısı geçerlidir. Ailesinden gördüğü X görüşüne, araştırıp okumadan, bilmeden sımsıkı sarılan yığınla birey var bu dünyada.
Bu tip insanlarla karşılaştığım zaman, onlara şu soruyu
istemsizce soruyorum, “bir tarafta dini inancının anlattığı hikayeler, diğer
tarafta saf, apaçık gerçekler duruyor ve sen uzun zamandır duyduğun hikayeler
sebebiyle, gözlerinle gördüğün gerçeği reddediyorsun. Sence bu doğru mudur?”. Bu
soruyu sorduğum zaman, genelde şöyle cevap alıyorum. “Ben bu anlatılara inanmak
durumundayım, aksi düşünülemez bile. Eğer benim inandığım anlatılar bana bu
yalan diyorsa, ben buna yalan derim, kabul etmem!”. Bu insan modeli, genelde
kendisine öğretilenleri sadece ezberleyip hayatına uygulayan insan modelidir. Kendisine
öğretilenleri sorgulamaktan korkar, yada sorgulama gereği duymaz. “Nasılsa herkes
bunu kabul ediyor, o halde ben de kabul ederim” düşüncesiyle, kendi konfor
alanına çekilir. Bu, o kişinin beynini tasarruf modunda kullandığının yegane
göstergesidir.
EBHAE |
Bunu söylerken amacım hakaret etmek değildir, gerçekten de biyolojik olarak bu kişiler, beyinlerinden tasarruf ederler. Bu tip konulara kafa yormaz, üzerinde düşünmezler, bu sebeple beyinleri az yakar!
Belki de, bu düşüncelerinin sonunun başka yerlere
gideceğinden korktukları için, içten içe şüphe duymalarına rağmen, bir türlü o
düşünce seline kendilerini kaptıramazlar. Bu durum karşısında, kimseyi
suçlayamayız. Bu bizim haddimize değildir.
Ne zaman ki, kendi öğretileri “böyle böyle” söylüyor diye,
bilimi reddetmek ve onu boş bir uğraşmış gibi göstermeye çalışır, bilime ve
bilim öğrenen/anlatan kişilere sözlü veya fiziki saldırıda bulunurlarsa, işte o
zaman bu acı gerçekleri, biz onların yüzüne çarparız!